Makale
Syriza etkisi, AB’nin sonu ve Türk-Alman rekabeti..
Yunanistan seçim sonuçları Avrupa BirliÄŸi projesine isyan, AB üzerinden uygulanan Alman imparatorluk hayallerine meydan okuma, Atina üzerinde kurulan Alman vesayetine red cevabıdır.
Ä°flas etmiÅŸ, AB içinde fazla bir alan kaplamayan Yunanistan’ın böyle bir gücü olabilir mi? Ülkenin ekonomik, siyasi ve askeri gücü düÅŸünülünce bu sorunun cevabı “elbette hayır” olacaktır.
Ancak, Ä°spanya, Portekiz gibi Güney Avrupa ülkeleri ile birlikte batan Yunanistan’daki bu aykırı tavır, zaten sorgulanan, ne zaman dağılacağı tartışılan AB projesi üzerinde ateÅŸli tartışmalara yol açacaktır. Merkez Avrupa ile açıyı her geçen gün daha da büyüten Kuzey Avrupa’dan sonra ekonomik krizin vurduÄŸu Güney Avrupa ülkelerinde de benzer ayrışmaları, reaksiyonları, kopuÅŸları izleyeceÄŸiz. Bu ülkelerde kitleler Brüksel’e yönelttikleri öfkelerini bir süre sonra sömürgeci Almanya söylemiyle besleyecekler.
AB’yi ‘Ä°slam tehdi’dine karşı birleÅŸtirme formülü
AB projesinin mimarları bu tehlikeyi çok iyi gördüler ki, son yıllarda ortak düÅŸman üzerinden hareket ediyor, kitleleri bu ortak düÅŸmana karşı mobilize ediyor, çöküÅŸü bu psikolojik operasyonla ertelemeye çalışıyorlar. Bu projenin mimarı da Almanya. Son zamanlarda Ä°slam tehdidi söylemini ABD’li neoconlardan ithal eden Almanya, birlik düÅŸüncesine yönelik tepkileri ortak düÅŸmana yöneltmeye çalışıyor.
Alman faÅŸizminin devlet eliyle tekrar tırmandırılması, bu sefer Ä°slam’ı ve Müslümanları hedef görmesi rastlantı deÄŸil, bir politik hesaptır. Sanıldığı gibi bu politikanın hedefinde, sadece Avrupa’daki mültecileri dışarı atma düÅŸüncesi yoktur. Temel düÅŸünce; bir ortak düÅŸman ilan edip bütün Avrupa’yı bu düÅŸmana karşı teyakkuza geçirmek, AB projesinde yaÅŸanan sarsıntıların bu ÅŸekilde önüne geçmektir.
Çünkü onlar; Yunanistan’daki tepkinin, yarın Ä°spanya’da, Ä°talya’da, Portekiz’de veya AB içinde bulunup da krizin vurduÄŸu ülkelerde sosyal patlamalarla kendini göstereceÄŸini, krizin yayılacağını çok iyi biliyorlar. Zamanla her ülkenin ortak çatıdan çıkacağını, kendi arayışına yoÄŸunlaÅŸacağını, kendine yöneleceÄŸini çok iyi biliyorlar.
Yeni Avrupa haritası taslakları yapılıyor
Hatırlarsanız 2010’larda da yoÄŸun bir ÅŸekilde AB’nin parçalanması tartışılıyordu. Aslında 2006’larda baÅŸlayan krizin sadece ekonomik olmadığı, jeopolitik çözülme olarak kendini göstereceÄŸi, kitlesel tepkilerin ve ekonomik paketlerin sosyal patlamalara yol açacağı dile getiriliyor, AB haritasının nasıl deÄŸiÅŸeceÄŸine dair varsayımlarda bulunuluyordu. Siyasi olarak Alman stratejisinden baÅŸka hiçbir öncelik üretemeyen birlik yapısının, en büyük kozu olan ekonomik cazibesini kaybettikten sonra motivasyonunu da yitireceÄŸi ifade ediliyordu.
Ortaya atılan tezlere göre Avrupa BirliÄŸi haritası ÅŸu ÅŸekilde deÄŸiÅŸecekti:
Alman bölgesi: Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Hırvatistan, Ä°sviçre, Slovenya ve Slovakya..
Kuzey Bölgesi: Ä°sveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Ä°zlanda, Estonya ve Litvanya... Bu Baltık ülkelerinin Rus tehdidine karşı en büyük müttefikleri yine Almanya olacak.
DoÄŸu Avrupa Bölgesi: Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan. Bu ülkelerin kendi aralarında bir tür ortaklığa, yakınlaÅŸmaya gidebileceÄŸi öngörülüyor.
Akdeniz Bölgesi: Ä°talya, Ä°spanya, Yunanistan, Portekiz, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta.. Ekonomik olarak daha o zaman iflasa sürüklendiÄŸi söylenen bu ülkeler bugün tamamen batmış durumda. Bu haritada Ä°ngiltere ve Fransa ise herhangi bir gruba mensup sayılmıyor.
Tartışmalara konu açan bölünmüÅŸ Avrupa haritalarından sadece birisi bu. Yunanistan seçimlerinden sonra bu tartışmaların derinleÅŸeceÄŸini, artık büyüsünü kaybeden AB’nin Alman hegemonyası ile birlikte tartışılacağını bir yere not edin.
Almanlar Avrupalı değildir
Avrupa aslında bir Alman-Avrupalı çatışmasının ya da rekabetinin tarihidir. Çünkü Almanlar aslında Avrupalı deÄŸildir. Kuzey Asya’dan gelmiÅŸ, Avrupa’nın bataklıklarına yerleÅŸmiÅŸlerdir. Tarih boyunca Avrupa için hep yabancı bir ulus olmuÅŸlardır. Bu yüzden de Avrupa ile rekabet içinde olmuÅŸlar ve bu çatışma; felsefede, teknolojide öne çıkmasına zemin hazırlamıştır. Birinci ve 2. Dünya savaÅŸlarının asıl sebebi Avrupa ile Almanya arasındaki savaşın gerçek sebebi bu yabancılıktır.
Ä°ki dünya savaşı çıkaran çatışmanın bugünlerde yeniden hatırlandığını görüyoruz. Yunanistan baÅŸta olmak üzere Güney Avrupa ülkelerinde Alman hegemonyasına karşı söylemler geliÅŸiyor. Çünkü onlar da biliyorlar ki, AB projesi bir Alman imparatorluk projesidir.
Alman imparatorluğu İslam sınırlarına ulaştı
2. Dünya Savaşı’nın acısı henüz unutulmadı. Bu savaÅŸ, Alman milliyetçiliÄŸinin bütün Avrupa’yı ele geçirerek bir Roma Ä°mparatorluÄŸu kurma hayalinin sonucudur. Dikkat edin, AB projesi de Hitler’in Roma Ä°mparatorluÄŸu projesini silahla deÄŸil ekonomiyle hayata geçirme projesidir. Bugünkü AB haritasına bakarsanız, Baltık Denizi’nden DoÄŸu Akdeniz’e kadar uzandığını görürsünüz.
Almanya’nın sınırları Müslüman dünyanın sınırlarına ulaÅŸmıştır. Türkiye, bu nedenle hiçbir zaman bu projenin içinde yer alamayacaktır. Bunu bildiÄŸi için de, kendi havzasına yönelmiÅŸ, kendi bölgesel güç arayışına çoktan girmiÅŸtir. Ama tam bu sırada Almanya, Ä°slam karşısında bir Avrupa ortak gücü ÅŸekillendirmeye baÅŸlamıştır.
AB’nin sınırlarının Kuzey Afrika’ya ve DoÄŸu Akdeniz’e ulaÅŸmasıyla Almanya’nın Ä°slam politikası deÄŸiÅŸmiÅŸ, ülke, bütün kurumlarıyla Ä°slam’ı bir tehdit olarak görmeye baÅŸlamıştır. Bunun sonucu olarak da, Türkiye’nin içiÅŸlerine karışacak ölçüde mezhepçi çatışmayı destekler olmuÅŸtur. Aynı Almanya hızla emperyal uygulamalara giriÅŸmiÅŸ, Afganistan’dan Kuzey Irak’a kadar bütün bölgede nüfuz arayışına girmiÅŸtir.
Türkiye’nin içiÅŸlerine müdahale
Göstergeler, Türkiye’nin son yıllarda yürüttüÄŸü bölgesel açılım çalışmalarının Almanya tarafından tehdit olarak tanımlandığını gösteriyor. Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Alevi meselesi, Türkiye’nin iç iÅŸlerine doÄŸrudan bir Alman müdahalesi bu yüzden anlamlıdır. Önceki gün IŞİD’in elinden kurtarıldığı söylenen Kobani olayını da bu çerçevede sorgulamak anlamlı olacaktır. Kuzey Irak’tan Akdeniz’e uzanan Kuzey Suriye hattında kimlerin bir harita oluÅŸturmaya çalıştığı iÅŸte o zaman daha net anlaşılacaktır. Hem bu hat hem de çözüm sürecine yönelik sabotajları bir kere daha düÅŸünmek gerekiyor.
Yunanistan’daki öfke oyları geçici olur mu, bilemiyorum. Ama özellikle Güney Avrupa ülkelerinde çok ciddi biçimde AB sorgulamasının kapısını açtığı bir gerçek. Sorgulamanın hedefinde her zaman Alman emperyalizmi olacaktır. Ekonomik krizin aslında ekonomik olmadığını, jeopolitik sonuçları olacağını daha 2006’larda konuÅŸuyorduk. Åžimdi iÅŸte bunları yaşıyoruz.
Ä°ttifaktan jeopolitik hesaplaÅŸmaya
Birinci Dünya Savaşı iki imparatorluÄŸun da çökmesine yol açmıştı. Yüz yıl sonra iki ülke, ittifaktan jeopolitik hesaplaÅŸmaya doÄŸru gidiyor. Almanya yeniden Roma imparatorluÄŸu inÅŸasına giriÅŸti ve bu sefer Türkiye’yi yolundan çekilmeye zorluyor. Ancak son geliÅŸmeler 2. Roma Ä°mparatorluÄŸu denemesini de baÅŸarısızlığa uÄŸratacak gibi. Ä°ÅŸin tuhafı, tam da bu dönemde Türkiye, Osmanlı sonrası ilk kez başını kaldırıp etrafıyla ilgilenmeye baÅŸladı.
Bence Yunanistan seçim sonuçları çerçevesinde AB düÅŸüncesinin geleceÄŸini ve Türk-Alman iliÅŸkilerini çok yakından izlemek gerekiyor. Gelin biz bu yeni duruma “Syriza Etkisi” diyelim...,
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.